Havuz suyunun daima temiz, berrak ve hijyenik kalabilmesi için yalnızca kimyasal kullanmak yeterli değildir. Suyun sürekli hareket etmesi yani sirkülasyon havuz sağlığının en temel şartıdır. Çünkü hareket etmeyen su hızla kirlenir, hijyen kaybolur ve yüzme keyfi ciddi şekilde azalır.
Sirkülasyon sayesinde su, filtre ve dezenfeksiyon sistemlerinden geçirilerek kirlerden arındırılır ve yeniden havuza basılır. Bu döngü düzenli çalışmadığında suyun kalitesi bozulur; doğru tasarlandığında ise uzun süre güvenle kullanılabilir.
Havuz suyunun temiz, berrak ve sağlıklı kalabilmesi için yalnızca kimyasal kullanımı yeterli değildir. Eğer su sürekli hareket halinde tutulmazsa kısa sürede bulanır, bakteri üremesi artar ve yüzme keyfi ciddi şekilde azalır. İşte bu yüzden sirkülasyon havuzun hijyenini ve güvenliğini koruyan en temel sistemdir.
Sirkülasyon suyun filtrelerden ve dezenfeksiyon sistemlerinden geçirilerek kirlerden arındırılması ve tekrar havuza basılması prensibine dayanır. Bu döngü sayesinde su sürekli yenilenir. Sistem doğru projelendirildiğinde su kalitesi uzun süre korunur yanlış tasarlandığında ise kirlenme hızlanır ve bakım maliyetleri artar.
Bu tip havuzlarda mutlaka bir denge deposu (balance tank) bulunur. Denge deposundan pompalar aracılığıyla çekilen su filtrelerden geçirilir, dezenfekte edilir ve havuza geri basılır. Havuz içine verilen temiz suyun etkisiyle yüzeydeki su kenarlarda bulunan taşma oluğundan taşarak tekrar denge deposuna yönlendirilir. Böylece su sürekli yenilenir ve havuz her zaman hijyenik kalır.
Özellikleri:
Kullanıldığı havuz tipleri:
Bu havuzlar skimmer system olarak da bilinir. Bu tipte taşma kanalı veya denge deposu bulunmaz. Havuz duvarlarına yerleştirilen 20x20 cm veya 20x30 cm ölçülerindeki skimmer pencereleri sayesinde su yüzeyden emilir. Çekilen su filtrelenip dezenfekte edildikten sonra jetlerle tekrar havuza basılır. Bu döngü sayesinde su temizlenir ancak bu tür havuzlarda su seviyesi her zaman havuz kenarının 15–20 cm altında tutulur.
Özellikleri:
Kullanıldığı havuz tipleri:
Havuzlarda kullanılacak sirkülasyon sisteminin seçimi yalnızca teknik bir karar değil aynı zamanda havuzun büyüklüğünden kullanım amacına, estetik beklentilerden bütçe kriterlerine kadar birçok faktöre bağlıdır. Örneğin üstten taşmalı (overflow) sistemler su yüzeyinde oluşturduğu “ayna etkisi” ve üstün hijyen performansı sayesinde özellikle resmi yarış havuzlarında, büyük otel projelerinde, termal tesislerde ve görselliğin ön planda olduğu prestijli mekanlarda tercih edilir. Bu alanlarda hem estetik bütünlük hem de yoğun kullanım koşullarında maksimum hijyenin korunması önem taşıdığı için overflow sistemi en uygun çözümdür.
Buna karşılık içten taşmalı yani skimmerli sistemler daha kompakt, ekonomik ve kolay işletilebilir yapılarıyla öne çıkar. Denge deposuna ihtiyaç duymamaları ilk yatırım maliyetini önemli ölçüde azaltır. Bu özellikleri sayesinde villa havuzlarında, site havuzlarında ve daha sınırlı bütçeli özel projelerde sıklıkla uygulanır.
Sonuç olarak her iki sistem de havuzun temiz, güvenli ve konforlu kalmasını sağlar ancak doğru tercih, havuzun ölçeğine, kullanım yoğunluğuna ve kullanıcıların önceliklerine göre yapılmalıdır. Böylece hem uzun vadede işletme maliyetleri kontrol altında tutulur hem de istenilen estetik ve konfor standartlarına ulaşılır.
Bu ekipmanlar bir bütün olarak çalışmadığında sirkülasyon döngüsü sağlıklı işlemez.
Havuz suyunun temiz, sağlıklı ve berrak kalmasında en kritik unsur düzenli sirkülasyondur. Eğer suyun sürekli dolaşımı sağlanmazsa kullanılan en kaliteli kimyasallar bile tam verim göstermez; kısa sürede yosun oluşumu, kötü koku ve bulanıklık gibi sorunlar ortaya çıkar. Bu nedenle bakım çalışmalarının etkin olabilmesi için sirkülasyon sisteminin doğru şekilde çalışması şarttır.
Bakım sürecinde skimmerlerin ve taşma oluklarının düzenli olarak temizlenmesi, filtrelerin periyodik aralıklarla yıkanarak performans kaybının önlenmesi ve pompaların çalışma verimliliğinin kontrol edilmesi büyük önem taşır. Bu adımlar birbirini tamamladığında su hem hijyenik hem de görsel açıdan ideal bir seviyede kalır. Aynı zamanda ekipman ömrü uzar, arıza riskleri azalır ve işletme maliyetleri minimuma iner.